11 Aralık 2014 Perşembe

İclal Aydın' ın Canım Kızım şiiri ve yıllar sonra tekrar...

İclal Aydın – Canım Kızım

Canım Kızım;
Meğer sanaymış yolculuğum.
Bir gün kendime neden yaşadığımı sordum;
Bir anlamı olmalıydı başımdan geçen onca şeyin;
Bir karşılığım olmalıydı hayatta.
Bu soruyu sorduğumda kendime yirmi üç yasındaydım.
Ellerim yaslanmamıştı henüz
Ama soluk soluğa kalmış yorgun bir çocuktum,
Bildiğim her şeyden,
Herkesten uzaktaydım..
Yalnızlık, yabancılık, haksızlık,dünya kederleri
Bir olup yüklenmişlerdi bir gece kalbime.
Balkona çıktım,
Dördüncü kattaydım.
Soğuk bir kıs gecesiydi.
Demirleri tuttum caddeyi seyrettim ağlayarak.
Göreceksin insan nasıl acır kendine böyle anlarda…
Yüz yirmi dokuz numaralı otobüs geçiyordu
Ve bir kız köşedeki benzinciden çıkmış;
Elinde bira şişesi ağlıyordu,
Uzundu sacları.
Kaldırıma oturdu
Elindeki bira şişesini karşısındaki saat kulesine fırlattı.
Saat oniki’ye on vardı ve belli ki ikimizinde canı çok yanmaktaydı…
Annem geldi aklıma
Bir Pazar dönüşü elimi avucunun içinde kavrayışı ve bana doğumumu anlatısı.
Yalnızmış sancıları geldiğinde;
Çok korkmuş ya başaramazsa diye.
Balkona çıkmış
İnsanları seyretmiş başka kadınlarda çekti bu sancıyı diyerek
Ve başka insanların acılarından güç alarak doğuma girmiş.
Doğduğumda yaptığı ilk şey saate bakmak olmuş.
Saat öğlen oniki’ye on varmış.
İşte böyle demiştim kendi kendime;
Buraya kadarmış.
Sonra çilekli pastayı,
Çaldığım vişneleri,
Limonlu dondurmayı ne çok sevdiğimi düşündüm.
Saclarımı uzatacaktım,
Para biriktirip yollara çıkacaktım
Ve bir daha hiç yirmi üç yaşında olmayacaktım.
Büyük kararlardan önce mutlaka bir gece beklemeli
Eğer sabah aynıysa her şey,
O zaman düşünmeli bitirmeyi bir hikayeyi..
Ertesi gün güneşli bir sabahtı;
Çoktan düşmüştü ruhumun ve kederimin ateşi…
O günden sonra neler oldu bir bilsen…
Sana anlatacak o kadar çok şeyim var ki.
Çok korkuyorum severmisin acaba beni?
İyi bir anne olabilecek miyim?
Koruyabilecek miyim seni?
Kalbimde ve zihnimde biriktirdiklerimi eksiksiz iletebilecek miyim sana?
Takvimler bir sonbahar çocuğu olacağını söylüyor.
Annende sonbaharda doğmuş bir bebekti.
Bu mevsim hüzünlüdür kızım ve çok sever güneşi.
Şu anda minicik tekmelerinle ben burdayım diyorsun.
Gelişine az kaldı…
Seni sevinçle beklerken odanı hazırlıyoruz hevesle.
Ama ne yazık ki odan kadar sessiz ve özenli bir ülkeye gelmiyorsun.
İsterdim ki benim gördüklerime sen şahit olma ama onlar sana bile yetişti.
Geleceği zamanı kendi seçen biri olarak güçlü
Ve bendende önde olacağını biliyorum.
Umarım sende seversin karıncaları,kedileri ve kelebekleri.

Ben babasını çok özleyen bir çocuktum…
Dilerim sen ayrı kalmazsın seni sevinçle bekleyen babandan….
Anneler ve babalar tanıyacaksın bizden başka.
Oğluna söz verdiği bisikleti alamadığında,
Notalarla oğlunun adını yazan,
Bıyıklı yorgun babaları,
Ya da kendi giyemediği mavi yirmi üç nisan elbisesini
Sabaha dek uyumadan kızına diken anneleri,
Sonra kendinden başkasını düşünmeyenleri,
Kendi öfkesinde boğulanları
Ve yalancıları tanıyacaksın.
Aşkı tanıyacaksın bir gün,
Kalbim kırılacak
Ve belki kıracaksın birilerini…
İyi bir tamirci ol kızım,
Çabuk onar kırdığın kalplere ve çaresiz kalma kendi kırık kalbine.
Sen şimdi kendi öykünü yazmaya geliyorsun.
Hayat iki seçenek sunuyor:
Ya payına düşen kederi parlatacaksın;
Ya da ömrünle iyi geçinmeye bakacaksın.
İkincisini tercih edersin umarım…
Bana öğretildiği gibi kızım;
Öğrendiğin çiçek adlarını unutma,
Kelebekleri kitap arasında kurutma,
Kin büyütme kalbinde ve incitme kimseyi…
Dilerim dünyaya geliş nedenini sen çabuk bulursun.yolun acık olsun….
Annen..

Yıllar önce İclal Aydın' dan dinlerken bu şiiri 'bir gün benimde bebeğim olursa okur muyum ona' diye düşünürdüm. Ve ben de ona yazar mıyım böyle şeyler diye düşünürken, işte ben buradayım. bugün bu şiirde ne kadar duygusallaşıyorum yine.Oğluma diyorum kesinlikle okuyacağım.   Blogumda sana oğlum hatıra bırakıyorum. İclal' inde dediği gibi oğlum,
'Öğrendiğin çiçek adlarını unutma,
Kelebekleri kitap arasında kurutma,
Kin büyütme kalbinde ve incitme kimseyi…
Dilerim dünyaya geliş nedenini sen çabuk bulursun.yolun acık olsun….'

İclal Aydın, seni öyle çok kendime örnek aldım ki. Sana kendimi öyle  yakın hissediyorum ki. Bugünün nasibine de  bu şiir düşmüş. Seni Seviyorum İclal Aydın:)

İyi ki hayatıma girdin, seni tanıdım; kitaplarını, köşe yazılarını, televizyon programlarını keşfettim. Ve hala seni takip ediyorum. Nasıl unuturum Tgrt' yi, Hayat Güzeldir' i... Hayat Güzeldir, Bitmiş Aşklar Emanetçisi, Yaz Bitmesin ve diğerlerini.

9 Aralık 2014 Salı


                  23.Haftamız, ŞÜKRETMEYİ BİLMEK ÜZERİNE...



 

'Ve sen yine denendiğinde
ve yine kalbin daraldığında
ve yine bütün kapılar yüzüne kapandığında
ve yine ne yapman gerektiğini bilemediğinde
Uzun uzun düşün ve hatırla Yaradanını!
Allah kuluna kâfi değil mi?’
(Zümer/36)


  Dün okuduğum bir blogdan sonra paylaşılan bu yazı  o kadar çok hoşuma gitti ki... Hemen not aldım, bundan sonraki yaşamımda kenarda bir yerlerde durmalı dedim. Kuranın bir bölümünden olan bu yazı çok şey anlattı bana. Yüreğime dokundu, sıcacıktı. Kendimi her kötü hissettiğimde okuyup kendime gelebileceğime inandırdı beni. Her gün tekrar tekrar okusam dedim, rahatlatır beni dedim. Ve artık masa üstümde. Her gün iş yerimde bilgisayarı açtığımda göreceğim. Özellikle artık oğlumun tekmelerini bir hayli hissetmeye başladığım bu günlerde çok iyi geldi. Malum hamilelik sürecinde annelerin hassaslaştığı söylenir, daha bir duygusal olduğumuz söylenir. Gerçi bana pek öyle gelmiyor, hormonlarımın hala beni ele geçirmesine izin vermiyorum sanırım. Malum koç burcuyum, inatlık var biraz, ipleri birinin eline bırakamıyoruz kolay kolay. Bugün dedim ki, bebeğimin iyice belirginleştiği bugünlerde ikimizin bir fotoğrafını da koyayım. Anneliğe bir de karşıdan bakmak istedim. Tablo nasıl duruyor bakıyım:) İyi ya şimdilik, o yerinde mutlu, ben mutlu ve ikimizde mesut gözüküyor:) Keyfimiz yerinde çok şükür!

  23.haftanın içindeyim, tekmelerin çoğalması ile oğlumu iyice hissediyorum. 'Ben buradayım anne' diyor sanki. Gün içerisinde onu her unuttuğumda bir an pat pat attırıveriyor tekmelerini. Bana hemen hatırlatıyor kendini, mükemmelliğini, mucizevî oluşunu, tek, eşsiz, benzersiz ve şaheser oluşunu. Benim bir parçam, eşimin bir parçacığı. Oğlumuz, bize ait olan. Tek tek birlikten bir bütün olan bebeğimiz.
   Oğlum, baban her ne kadar daha gelmene çok var dese de, zaman çabuk geçiyor. Gittikçe yaklaşıyoruz geleceğin güne hayırlısıyla. Yaradanın hediyesi oğlum, sabırla, şükürle, heyecanla, büyük bir istekle, merakla beklediğim bebeğim. Şükürler seni bize verene. Seni bize nasip edene, varlığını bize hediye edene. Hayatımıza girmene, bize kattığın eşsiz, tarif edilemez bu duyguya ve bizde oluşturduğun değişikliklere şükürler… Artık evimiz üç kişilik. Seninde odan, evde yerin ve masada bir tabağın hazır. Evimizin neşesi, sevincimiz, hayat kaynağımız.


 


  Miniğim, canımın parçası... Meleğim... Allah seni bana şükretmeyi unutmayayım diye  nasip etti. Oğlum, evladım... Sana her baktığımda hatırlayayım diye...
Yaşadığıma şükür, var olmana şükür, nefes aldığıma şükür. Bugünümüze, senle geçecek tüm günlere şükür.
Mutluluğum, mucizem, nefesim.
Tekmelediğin her güne, her saniyeye şükür.
Şükür rabbime, seni bize nasip edene, hamdolsun…

Evimizin bereketi, nimeti, canım oğlum.

Birtane’m gelmeni çok büyük heyecanla bekleyen Annen.

09.12.2014  









21 Kasım 2014 Cuma

Oğlum, Bebeğim, Özlemle Beklediğim, Nazar değmesin bize...



    



Nazara inanır mısınız? Ben çok inanıyorum. Belkide aileden gelen küçüklükten beri etrafımda söylenen, dikkat edilmesi gereken bir şey olduğu içindir. Çünkü hatırlıyorum babam evin her köşesine nazarlıklar asar, evi onlarla donatırdı adeta. 

Evet belkide batıl bir inanç... Ama ben bu inanca tutunuyorum. Buna tutulmayı seçiyorum. Çünkü 'göze gelmek' tabirini iyi biliyorum. o kadar çok duydum ki bunu çocukluğumdan beri. Annemin anlattığı bir olayı hiç unutmuyorum. Kardeşim bebekken gittikleri bir misafirlikte  kilosundan dolayı o kadar beğenilmiş, dikkat çekmiş ki, annemler eve geldiklerinde kardeşim ağlamaktan çatlıyormuş. Annemin tabiri ile  çatlıyormuş. En son duşa sokarak kardeşimi sakinleştirdiklerini çok üzülerek anlatırdı. Kardeşim ancak öle sakinleşmiş. Annem o günü hep kardeşimin ölümden döndüğü gün olarak anlatır. Bende korkarım o günden beri hep nazardan.

Doğduğum yer İzmir. İzmirliyim, büyüdüğüm yer orası. Benim için bu şehrin yeri ayrı. Ve çocukluktan beri dikkat çeken bir görünüşüm olduğunu duyarım ailemden. Ve büyürken etraftan gelen tepkileri de hatırlıyorum. Tüm bunlar insanın bilinçaltında istemsiz tepkilere, bazen batıllara inanmaya yol açar. İnsan içten içe  bana bir şey olacak inancına istemsiz kapılır işte... Ne bileyim.



Nazar değmesine olan inanç elbette, subjektif. Kimsenin bu batıla inanmasını bekleyemeyiz. Ancak esas paylaşmak istediğim, resimde paylaştığım bilekliği almamdaki sebep. İlk andan itibaren bu bilekliğin bebeğimi ve beni koruyacağına inandım. Ve alırken aslında ikimizi korumasına duyduğum büyük içsel yöneliş. Çok masumane bir inanç. Sizler yapar mısın bilmem ama ben böyle zaman zaman rahatlıyorum. Bu bilekliği yapan kişinin el emeği ile kendisinin bilekliği yapmış olduğunu duyduktan sonra hemen alıverdim. Hemen takı verdim koluma. Oğluma ve bana uğur getirecek ve bizi koruyacak. Buna tüm kalbimle inanıyorum.

Oğlum, Bebeğim, Özlemle Beklediğim, Nazar değmesin sana,bize...

oğluma
eşime
aileme
sevgiler



19 Kasım 2014 Çarşamba

KelebeğimBebeğim: 19 Kasıım 2014, blog maceram bugün başladı...Kı...

KelebeğimBebeğim:


19 Kasıım 2014, blog maceram bugün başladı...Kı...
: 19 Kasıım 2014, blog maceram bugün başladı...Kısaca öğretmenim, sosyoloğum, ablayım, evladım ve şu sıralar anneyim artık ben.  Yakl...



19 Kasıım 2014, blog maceram bugün başladı...Kısaca
öğretmenim, sosyoloğum, ablayım, evladım ve şu sıralar anneyim artık ben.

 Yaklaşık 20 haftalık hem de... Zaten blog maceramda böylelikle başladı. Haftalardır işyerimde internet üzerinden kıyafetler, çocuk odası, bebek arabası arayışları beni blog sayfalarına yöneltti. Dedim bende yazmalıyım, oğluma, kendime ve aileme bir hatıra bırakmalıyım. Çünkü en büyük hayalim gerçek oluyor. Hayat bana önce çok iyi bir aile, sonra sevdiğim bir meslek, diğer yarım eşimi ve oğlumu verdi. HAYAT; unutmadan sana sonsuz şükürler ve teşekkürler.


 Ki kendimi bildiğimden beri çocukluğumdan beri anne olmayı nasıl isterim ki ben. Büyük bir özlemle, heyecanla, merakla, telaşla... Çocukken hep insan evcilik oyunlarında anne olur mu? evet kızlar hep bebeklerle oynar da. İnsan büyüyünce ne olacaksın sorusuna hep ''anne'' der mi? Benim tek hatırladığım buydu işte:Anne olmak, bir bebeğimin olması. Çok şükür şimdi karnımda oğlum. Ve biz büyük 
bir heyecanla oğlumun gelişini bekliyoruz.

Meğerse 2014 yılı bana oğlumu verecekmiş. Bizim maceramız işte böyle başlıyor...
Kendimi şu sıralar tam tanımla
yamıyorum. Hem en buyuk hayalim gerçek oluyor, hem de içimde bir canlı büyüyor. Burada gördüğüm, duyduğum,  kızdığım, sevdiğim, beğendiğim, beğenmediğim her şeyi paylaşmak üzere bu maceraya katılıyorum. Bakalım nasıl olacak. Her şey güzel olsun.

Sevgilerr
oğluma
canım kocama
19-11-2014

x